MERHABA!..
Sana
Almanya’dan sıcak bir merhaba yollamak istedim iste!
Internet’te sayfanı tesadüfen buldum. Ne
güzel de oldu ! Orasını burasını tiklerken saati gecenin biri etmişim de fark etmedim
bile...Bir aşağı iki yukarı ayni yılda doğmuşuz. Ayni yollardan yürüyüp
mü geldik buralara?Ayni kuşağın çocuklarıyız, ayni gençliği de soluduk
mu beraberce?
Fotoğraflardaki sensen, yüzün bir başka tanıdık bakıyor bana. Yollarımız
bir yerlerde kesişti bir yerlerde görüştük mü acaba ?
Ben
1951’de Ankara’da doğdum. Ankara Keçiören İlkokulu, İstanbul Vefa
Lisesi, Ankara Fen Lisesi, ODTÜ, Nurhak’larin tadına doyum olmaz kovukları,
Ankara Mamak Kapalı Cezaevi, Niğde Sivil Cezaevi gibi ünlü ve tarihi yapılarımızda
misafirlik etme fırsatını bulanlardanım…
1971’de ikinci yasamım ve 1976’da ikinci hürriyetim başladı. Cezaevi hücrelerinin
verdiği alışkanlıktan olacak, Türkiye’yi 1981’in Mayıs’ına kadar
hep yeraltı dehlizlerinin mazgallarından, gece otobüslerinin kirli
pencerelerinden, içlerinde hep kısık sesle konuşulan ışıkları söndürülmüş
ve sigara dumanlarıyla yüklü odaların perde aralıklarından gördüm...
çoğunlukla.
Tanıdık ana caddeleri, meydanları
unuttum, yenilerini de hiç tanımadım. Arka ve dar sokakları, keçi yollarını
yürüdüm hep.
Onlarca kere tasındım ama gerçek adim hiç yer almadı zilimde. Telefonum hiç
olmadı. Misafir de gelmedi hiç oturduğum evlere…
On binlerce alkışlayanım, ama çok az gerçek dost ve arkadaşım oldu bu yüzden.
Yazılarımı okuyanlar yüzümü, konuşmalarımı dinleyenler adımı
bilemediler. Onlarca adım oldu. Hangisi bendim ben de bilemez oldum…
1981 Mayıs’ında geldim buraya ve o günden beridir de burada Bonn’da yasıyorum.
Türkiye’ye ancak Varna’dan seslenebiliyorum ben de.
Delikanlılığımın rüyalarından, duygularından hiç bir şey yitip
gitmedi. Kendim ve yaptıklarımla herkesin önünde hesaplaştım ama hiç küsmedim
kendime…
İki
kere evlendim, 4 çocuğum var. Onlara sevgimden ve onurumdan başkaca bırakacak
hiç bir şeyim olmadı. Kendimi, içimi, bilgimi, düşüncelerimi hep açtım
onlara ama bir şeyler öğretmeye
de hiç kalkışmadım.Yaşamı hep yeni şeylerle karşılaşılacak, hiç bir
zaman önceden planı yapılamayacak uzun bir yolculuk olarak gördüm ve
bavulumda beraber almak için çok şeye
yer olmadı hiç bir zaman.
Burada 44 yasımın verdiği cesaretle Computer ve Data/Telephonie Networks eğitimi
yaptım ve yaklaşık 5 yıldır bir telefon firmasında ISDN alanında 3. Level
Supporter olarak çalışıyorum...
Sana
Almanya’dan sadece sıcak bir merhaba yollamak istedim!
Yüreğin
de sayfan gibi mi ? Sen de kendine hiç yalan söylemez misin? Senin de gözlerin
hep diğer insanların gözlerinin içine mi bakar ?
Internet’te
sayfanı tesadüfen buldum. Ne güzel
de oldu ! Bana bir kaç satir yazar misin ? Sevinirim. “ Ulan bu ademoğlu da
nereden çıktı “ dersen, unut beni. Üzülürüm, ama
zaten haberin olmaz. Internet’te
çoğu zaman dalar giderim böyle. Bu dünyanın saatleri durur, çalar saat
susar, güneşe davet öten kuşlar getirir geriye beni. İsterim yolumuz böyle
uzun bir aksamda karsılaşsın. Eski İstanbul’un eski bir lokantasında, balık
masasında olmasak ve lokantanın sahibi kadın eski bir Rus asili olmasa da,
sohbetimiz koyu olur sanırım.
Sahi Tepebaşın da sarı votkanın
içilip Kalinka’nın söylendiği o lokanta duruyor mu hala..?
Bonn, 20.06.2001
Mehmet Asal