ÖYKÜ Ülkemin Kadınları O, 37.
ve 42. paraleller arasında bir yerlerde yaşıyordu.Yine yalnız
hissediyordu kendini..Zaten hep yalnız olduğunu düşünür,çevresindeki
binlerin kendisine bir şey vermediğinden, onlarla ortak paydalarda buluşamadığından
yakınırdı.” Ah, “derdi “ah “ bir kendim olabilsem..Kendi yerine
hep başkalarının istediği şekilde davranıp, onların istekleri doğrultusunda
planlar yapmak zorunda bırakıldığını söyler, yoklukla dertleşirdi.
Eskilerde mutluydu..Anımsıyordu o günleri,hani şu düşünmeyi öğrenmeden
önceki yıllarda. Erkeği için var olmak, çocukları için yaşamak, saçını
süpürge etmek tam bir mutluluk kaynağı oluyordu o’nun için..Gene düşündü
istemeden, acaba??? arayış içinde olmasa, onca kitabı okur,onca insanı
, hayvanı bitkileri bile gözlemlermiydi? Yine,
ateş gibi yanan alnını, yağmurun yıkamakta olduğu serin cama dayamıştı
işte..! Hep o
gelmeyeni beklerdi bu saatlerde. Başını geriye doğru salladı. Kuzgun
karası saçları omuzlarının gerisinde dalgalandı. Bir ateş basmıştı
gene. Tüm bedeni sarsıldı.Biliyordu 37. ve 42. Paraleller arasında en
az birisinin daha yalnızlığını yağmur damlalarıyla paylaştığını.
Sessizce soluğunu bıraktı. Uzaklardan bir melodi doldu kulaklarına, içini
yeniden çekti.. Çığlık çığlığa bir vapur düdüğü böldü
karanlığı ve melodinin hüzünlü nağmeleri silindi
kulaklarından. Silkindi. Odaya döndü yeniden. Aslında ne
istiyorum diye düşündü? Şafak halının üzerinde oyuncaklarıyla
oynarken mutlu görünüyordu. Annesinin baktığını hissedince başını
kaldırdı ve gülümsedi.O bakışla kadın bir an için de olsa yüreğinde,
bir engerek gibi çöreklenen yalnızlığını unutur gibi
oldu.Sevgiyle kucakladı kızını..Sıkı sıkı sarıldı. Sanki kollarından
uçuverecek bir kuş gibi hiç bırakmak istemiyordu..Ama işte herkes
kendi hayatını yaşarken ben istediğim şeyleri yapamıyorum diye düşünmekte
haklıyım dedi kendi kendine..Çünkü küçük bebeği oyuncaklarına dönmek
için sabırsızlığını belirtmeye başlamıştı bile.. Artık bana
kimsenin ihtiyacı da kalmadı diye düşünürken kendini son kullanma
tarihi geçmiş konserveye benzetti..Benzeyişe güldü..Çiçekleriyle
konuştu bir süre. Oynarken uyuyakalan küçüğü kucakladı ve sessizce
yatırdı. İşte tamamen yalnızdı artık. Bedeni
kadar açtı yüreği de..Yağmur hızını arttırmış artık sicim gibi
iniyordu. Yeniden pencereye yanaştı.Cam buğulanmıştı. Yanan avuçlarıyla
sildi, tekrar alnını dayadı..Gözlerinden akan yaşların neden sonra
farkına vardığında cam çoktan buğulanmış,
gözyaşları vadideki ırmak yatakları gibi izler bırakmıştı. Üzerinde.
Yatak odasına doğru yürürken acaba biri daha gerçekten var mı diye düşündü
hayal meyal.Upuzun ve yalnız bir gecenin hüznüyle başını eğdi. Gözü
yatak odasındaki aynaya takıldı. Aynalardan da nefret etmeye başlamıştı
son zamanlarda. İnsan kulağına iki çift sevgi sözcüğü fısıldayamıyor,
başını göğsüne dayayamıyordu. Yalnızca dudakları dudaklarıyla .. Artık
öfkesi de özlemi de taşmak üzereydi. Uzun zamandır dinmeyen bu ateş
ve kıpırtılar aklına hep olmaması gerekenleri, ayıpları
getiriyordu. Ayıplar aklına gelince, yüzünü de bir ateş bastı. Düşünceleri
o’nu utandırmıştı. Çıplak ayaklarıyla bir süre daha dolaştı
odada. Sonra sessiz ve umutsuzca yorganın altına süzüldü. İpek
geceliği yukarı doğru sıyrılırken hafifçe
“__ Gel...” diye fısıldadı..__ “Gel, gel artık..!” 37. ve 42. Paraleller arasındaki “yalnız” yalnız benmiyim diye düşündü uykuya dalarken.. |