Su Kirliliği

canoe_coast_along_md_wht.gif

        Günümüzde su, elde edilmesi güç, pahalı ve kıt bir doğal kaynak haline gelmiştir. Bu durumun ortaya çıkışının sebebi, su kaynaklarındaki her hangi bir azalma değildir. Mevcut su kaynaklarının bir kısmında görülensu kirlenmesi problemleri, nüfus artışı, kentleşme ve endüstrileşmeye paralel olarak su tüketiminin hızla artmasıdır. Su kirlenmesi dünyada üzerinde en çok konuşulan, araştırma yapılan ve büyük miktarlarda yatırım harcamaları ile önlenmeğe çalışılan bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır.Yeryüzündeki sular güneşin sağladığı enerji ile sürekli bir döngü içerisinde bulunur.Bu döngüye "hidrolik çevrim" adı verilir. İnsanlar yaşamsalve ekonomik gereksinimleri için, suyu bu döngüden alır ve kullandıktan sonra tekrar aynı döngüye iade ederler. Bu süre sırasında suya karışan maddeler, suların fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini değiştirerek "su kirliliği" olarak adlandırılan olguyu ortaya çıkarır. Söz konusu özellik değişimleri, aynı zamanda sularda yaşayan çeşitli canlı varlıkları da etkiler. Böylece su kirlenmesi sucul ekosistemlerin etkilenmesine dengelerin bozulmasına ve giderek doğadaki tüm suların sahip olduğu kendi kendini temizleme kapasitesinin azalmasına veya yok olmasına yol açabilmektedir. Su kirliliği, su ortamının doğal dengesinin mineral oranı, tat, berraklıkasılı partiküllerin bozulmasıdır.

    Su Kirliliğinin sebepleri:

    Su kirliliği, ev ve endüstri atıklarının su ortamına, arıtılmaksızın boşaltılmaları; tarımda verimliliği arttırmak amacıyla doğal ve yapay maddelerin su ortamına taşınmaları gibi sebeplerle ortaya çıkmaktadır. Dünyanın büyük kesiminde su kaynakları fazlasıyla yıpratılmaktadır. Endüstri atıkları, kanalizasyon suları, tarımsal amaçlı kullanulan sular; nehirleri, gölleri kimyasal maddelerle ve atıklarla aşırı bir şekilde doldurmakta ve su kaynaklarını zehirlemektedir. Toprak kayması sebebiyle barajlar ve nehirler dolmaktadır. Ülkemiz üç tarafı denizlerle çevrili olduğundan, deniz kirliliği memleketimiz için çeşitli alanlarda önem kazanmaktadır. Yaşadığımız ortamın bir parçası olan denizlerden doğal yapısını bozmadan yararlanmak gerekmektedir. Ulaşım, taşımacılık, turizm, savunma, iklim, coğrafya, beslenme, gibi konularda denizlerimizden yararlanılmaktadır. Bu kullanım çeşitlerinden bir kısmı korumayı amaçlamaktadır. Denizlerin alıcı ortam olarak kullanılmaları, taşımacılık, turizm amacıyla kullanımı kirliliğe neden olmaktadır. Atık maddelerin, arıtılmadan veya kısmen arıtılarak alıcı ortama verilmesi, deniz kazalarından meydana gelen akıntılar, özellikle petrol akıntıları akarsulardan denizlere ulaşan tarımsal veya endüstriyel atıklar denizlerin kirlenmesine neden olmaktadır. WHO, yüzeysel sularda kirletici etki yapabilecek unsurları şöyle sıralamaktadır.

  • Bakteriler, virüsler ve diğer hastalık yapıcı canlılar,
  • Organik maddelerden kaynaklanan kirlenme: Ölmüş hayvan ve bitki artıkları ile tarımsal artıkların yüzeysel sulara karışması sonucunda ortaya çıkan kirlenme)
  • Endüstri atıkları: Çeşitli endüstrilerden çıkarlar ve fenol, arsenik, siyanür, krom, kadmiyum gibi toksik maddeler içerir.
  • Yağlar ve benzeri maddeler,
  • Sentetik deterjanlar,
  • Radyoaktivite: Nükleer atıkların yeraltında veya denizaltında çok uzun zaman boyunca saklanması için kullanılan kaplardan kaynaklanabilecek sızmalar, bu maddelerin oluşturabilecekleri toksik etkiler açısından önemlidir.Atmosferde yapılan nükleer silah denemeleri sonucunda ortam radyoaktivitesi, yağmur sularını da kirletmekte ve bunun sonucu olarak yüzeysel sular, radyoaktif kirlenmeye uğrayabilmektedir,
  • Pestisitler: Bu yapay organik maddeler, zararlı böcek, bitki ve mantarlarla mücadelede kullanılmaktadır. Uygulamada genellikle insanlara zararlı olmayacak derecede düşük oranda verilmesine rağmen, uzun süre bu maddelere maruz kalındığında zararlı etkileri görülmektedir.
  • Yapay organik kimyasal maddeler: Bu maddeler formostik petrokimya ve zirai kimya endüstrilerince giderek artan miktarlarda üretilmektedir. Bu yapay maddeler yerlerini aldıkları doğal maddelere göre biyolojik olarak daha zor bozulurlar,
  • Yapay ve doğal tarımsal gübreler,
  • Atık ısı: Tek geçişli soğutma suyu sistemlerine sahip termik santraller, yüzysel sulara büyük miktarda atık sıvı verir.

    Suyun sıcaklığının artması, bir yandan doğal arıtma süreçlerini hızlandırırken, öte yandan oksijen sudaki doygunluk derişimini azaltır. Böylece anaerobik duruma geçişi kolaylaşabilir. Sıcaklığı artmış suyun içme suyu olarak kullanımı da uygun değildir.

Su Kirliliğinin Etkileri:

    Çeşitli yollarla kirlenen suların bir çok etkileri vardır. Suların kirlenmesi, insanları, hayvanları, bitkileri ve çevre estetiğini olumsuz yönde etkilemektedir. Kirli sularla insan ve hayvan sağlığı tehlikeye girmekte, bitkilere hayat tanımamaktadır. Su kirliliği insan sağlığını, içme veya çeşitli amaçlarla kullanılması sonucu etkilemektedir. Birçok bulaşıcı ve salgın hastalığın kaynağı patojen ( hastalık yapan mikro organizmalar) içeren su su kaynaklarıdır. Bu nedenle patojenlerin uzaklaştırılabilmesi için sular dezenfekte edilmektedir. Dezenfeksiyon işleminin yapılmaması ya da yetersiz kalması durumunda çeşitli salgın hastalıklar insan sağlığını tehdit etmektedir.
Su ortamında yaşayan patojenler ve insan sağlığına yaptıkların etkiler şunlardır:

  • Salmonella: Genellikle mide krampları, ateş, bulantı, kusma şeklinde görülür. Salmonella mideden geçmekte ve bağırsaklarda çoğalmaktadır.
  • Shigella: Shigella adı verilen basil tipi, bakterilerin sebep olduğu bir dizanteri şekli olup, "basilli dizanteri" olarak adlandırılmaktadır. Bu hastalık, taşıyıcının dışkısı ile yayılmakta ve çoğunlukla akut diyarenin sebebi olmaktadır.
  • Vibrio Kolera: Kolera, vibrio isimli bir bakterinin sebep olduğuciddi bir akut bağırsak hastalığıdır. Hastalık diyare, kusma, idrar azalması, hızlı su kaybı, kan basıncı azalması, düşük vücut sıcaklığı karekterize edilmektedir. Kolera salgınları genellikle halka temin edilen suların kirlenmesiyle ortaya çıkmıştır.
  • Tularemia: Kan dolaşımına, deri sıyrıkları ve mükozalar yoluyla girmekte, üşüme ve ateş, lenf düğümlerinde şişme ve halsizlik gibi durumların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Hastalık, dışkı, idrar, hasta hayvan ve ölülerinin su kaynağını kirletmesi sonucu ortaya çıkmakta ve yayılmaktadır.
  • Parazitler: Lağım suyunda bir kaç tür parazit, bağırsak kurtları vardır. Bunların çoğu vücuda ağız yoluyla bir kısmı da deriyle girmektedir. İçme sularında bu organizmaların bulunması, modern su arıtma teknikleriyle engellenebilmektedir. Ancak katı atık sularlarla kirlenmiş sularda yüzme ve ham atık suların sulamada kullanılması bağırsak enfeksiyonuna sebep olmaktadır.

    Yukarıda sayılan patojenlerin insan sağlığı üzerine olumsuz etkileri görülmüştür. Pestisitlerin de kullanımı sonucunda patojenler gibi olumsuz etkiler görülmektedir. Pestisitler, istenmeyen böcek, kemirgen, bitki, yosun ve diğer zararlıların önlenmesi için kullanılan maddelerdir. Pestisitler su ortamına püskürtme,yağmur suyu ve atık deşarjlarıyla girmektedir. Yeraltı suyuna ise topraktan süzülme ve kaza ile dökülme sonucu ulaşmaktadır.Pestisitler içerisinde bulunan cıva önemli bir çevre kirleticisidir. Hayvanlarda birikime uğradığında gıda zincirinde yüksek değişmelere ulaşabilmektedir. Gerçekten de balık ve midyelerde yüksek yoğunluklara ulaşan cıva, bu hayvanların yenilmesiyle insan ölümlerine sebep olmaktadır.DDT'nin okyanusta, belli bir yoğunlukta bulunduğu bilinmekte ve fitoplanktonlar üzerine etkisi sonucu, atmosferin oksijen dengesi olumsuz yönde etkileyeceği tahmin edilmektedir.

Petrol kirliliklerinin en önemli etkilerinden biri de suların estetiğini bozmasıdır. Endüstriyel atıklar, tankerler, rafineri artıkları su yüzeyini kirletmektedir. Kıyılarda denize girilmesini engellemekte, çok kötü bir görünüm olmaktadır. Bu da üç yanı denizlerle çevrili ülkemizin sahillerini kullanılmaz hale getirmekte, bunun yanı sıra turizmimizi de etkilemektedir. Yukarıda belirtilen sebeplerden su kirliliğinin insan sağlığına olan etkilerinin yanında, ekonomik etkileri de vardır. Ancak bu etkenlerin biribirinden ayrı düşünülmesi olanaksızdır. İnsan sağlığının etkilenmesi, sonuçta ekonomik kayıplarda beslenme ve giderek sağlık üzerinde etkili olabilmektedir.
Su kirliliğinin ekonomik yönden yarattığı sorunları şöyle sıralayabiliriz:

  • Atık temizleme ve içme suyu arıtma tesislerinde daha fazla işlem gerekmesi nedeniyle giderlerin artması.
  • Kirli sular sulama suyu olarak kullanıldığında, sulanan alanların kirlenmesi ve bunun sonucunda verim düşmesine sebep olması,
  • Su ortamında doğal dengeyi bozan kirleticilerin, bu ortamdaki yaşamı etkilemesi ve bunun sonucunda su ürünlerinde azalmanın meydana gelmesi,
  • Su kaynağında estetik yönden bozulmaların olması, turizm, su sporları ve dinlenme amacıyla yararlanmayı kısıtlanması..

Su Kirliliğine Karşı Alınacak Kişisel Tedbirler:

  1. Canlı artıklarının sulara atılmaması,
  2. Sentetik deterjanlı suların bir yerde toplanması,
  3. Tarımda kullanılan ilaçların ve gübrelerin sulara karışmasının önlenmesi,
  4. Sanayi artık ve atık sularının suları kirletmesinin önlenmesi,
  5. Su kaynakları çevresinin temiz tutulması,
  6. Çöp ve diğer atıkların sulara bırakılmaması,
  7. İçme sularının on dakika kaynatılıp, bütün parazit yumurtalarının tahrip edilerek dezenfekte edilmesi,
    Suları kirletenlerin uyarılması..